30 Temmuz 2010 Cuma

Tarih Yazdık

Büyük(!) takımlarımızın sadece iddaacıların bildiği takımlarla oynadıkları maçları devam ediyor.

OFK Belgrad, Viktoria Plzen
ve Young Boys... Çoğumuzun adını bile bilmediği bu takımlar Türkiye'nin en büyük takımlarının havalarını teker teker söndürüyor.

Takımların karşılaştırmalı olarak değerlerini incelersek ilginç bir tablo karşımıza çıkıyor.

FB 123 milyon 50 bin Euro - Young Boys 24.500.000 Euro
BJK 102 milyon 500 bin Euro - Viktoria Plzen 8 milyon Euro
GS 90 milyon 600 bin Euro - OFK Belgrad 10.500.000 Euro

Kağıt üzerinde, Fenerbaçe rakibinden 5 kat, Beşiktaş yaklaşık 13 kat, Galatasaray ise neredeyse 9 kat daha değerli. Bu değer farkının skorlara yansımasının nasıl olduğuna ise hep beraber şahit olduk.

Takımların güçlerini ortaya çıkartmak için argüman olarak kullanılan kağıt üzerindeki takım değerlerinin ne kadar yanıltıcı olduğu da bir kez daha görüldü.

Fenerbahçe, bu takıma 123 milyon Euro yatırdığı için güçlü mü yoksa enayi mi? Ya Beşiktaş? Ya Galatasaray?

Bu rakamlar, bizim takımların güçlü olduklarını mı gösteriyor yoksa futbolcularına hakettiğinden fazla para verdiklerini mi?

Biraz düşününce tablonun ne kadar acı olduğunun farkında mısınız?

Young Boys'un sağ açığı ne kadara oynuyor? O oyuncu Fenerbahçe'de olsa ne kadar alırdı?

Sorular, sorular...

Hep kendimize sorduğumuz bu soruların artık yetkili kişilere de yönlendirilmesinin ve Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik şartlarla dalga geçercesine, ne idüğü belirsiz adamlara milyonlarca euro akıtanlardan hesap sorulmasının zamanı gelmedi mi?

Buralara nasıl geldik?

Eskiden üç büyüklerin formasını sahaya koysan şampiyonluğa oynarlardı. Bu yüzden yapılan transferlerin yerinde olup olmaması çok da önemli olmadı. Kim gelirse gelsin nasıl olsa gene şampiyonluğa oynanacaktı. Arada sırada bir Avrupa takımına karşı da maç kazanıldı mı tamamdı.

Başlıklar hemen hazırdı: "Tarih yazdılar."

30 yaşındayım ve bugüne kadar bu başlığı onlarca defa gördüm. Hep tarih yazdık ama tarihin bizi yazdığını, UEFA kupası hariç, görmedim. Hep yazıp çizdik ama yazıp çizdiğimiz kadar aksiyon alsaydık bugünkü duruma düşmezdik.

Neyse ki, devir değişmeye başladı. Türkiye'de Trabzon'dan sonra bir Anadolu takımı şampiyon oldu. Eskişehir, Kayseri gibi takımlar güçlenmeye başladı. Artık kazanmak için formadan ziyade oynamanın da gerekli olduğu görüldü.

Bütün bunların sonucu olarak büyük takımların lig sonundaki sıralamalarında düşüşler görüldü. Bu düşüşler sıklaştıkça, yönetimlerinin sorgulanması da kaçınılmaz oldu. Avrupa'da ki rezilliğimizi "Tarih yazdık!" gibi ezik başlıklarla kapatmaktansa, iç ve dış performanslar sorgulanmaya başlandı.

Yukarıda yazılan örnekler bir değişimin yavaş da olsa başladığının habercisi. Türk futbolunun ileriye gidebilmesi için esmesi gereken değişim rüzgarları yavaş yavaş kendini hissettiriyor. En büyük dileğim, bu değişimin Avrupa şampiyonasına veya Dünya Kupasına kadar gerçekleştirilebilmesi. Eğer gerçekleştiremezsek bugün içinde bulunduğumuz durumdan çok daha kötü durumlara düşeriz.

Süreç devam ediyor...

Bu süreç sonucunda ya tarih yazmaya(!) devam edeceğiz ya da tarihin bizi yazmasını sağlayacağız.

Artık, umarım biz yazmayız...

SK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder