4 Mayıs 2014 Pazar

Bir Şampiyonluk Hikayesi

Her takımın bir hikayesi vardır.

Bir takımı “büyük” yapan ise, şampiyonlukların sayısından çok bu hikayelerdir.
Herhangi bir Galatasaraylı taraftara, takımının şampiyonluk sayısını sorsanız bilemeyebilir ama Metin Oktay’ın ağları delen golünü size hevesle anlatacağından emin olabilirsiniz.

Ne kadar çok hikayesi olursa olsun, “büyük” olarak isimlendirilen bir takımın bütün hikayelerindeki anafikir aynıdır.

Fenerbahçe’nin hikayelerinin anafikri ise direniştir.

1901 yılında, deniz öğrencisi Fuat Hüsnü Kayacan, eski hariciyecilerden Reşat Danyal ve Mehmet Ali’nin "Black Stocking FC" kulübünü bütün yasaklamalara rağmen kurmalarının altında yatan asıl neden direnişti. Kulüp aynı sene içerisinde padişaha karşı bir darbe örgütleme suçlamasıyla kapatıldı. Kulübün ismi, 1902 yılında “Kadıköy Futbol Kulübü” ve en sonunda 1907 yılında “Fenerbahçe Spor Kulübü” olarak değişecekti. Fenerbahçe’nin özü işte bu direnişte gizlidir.

Süregelen yıllarda kendi özünden zaman zaman uzaklaşsa da, Fenerbahçe bu özelliğini hiçbir zaman kaybetmedi.

3 Temmuz ve sonrasındaki dönemde ise, birazda zorunluluktan olsa gerek, kendi değerlerine sımsıkı tutunmayı seçen taraftarıyla tam bir dayanışma örneği sergiledi.

Simon Kuper’in dediği gibi, futbol hiçbir zaman sadece futbol değildi ama, Türkiye son zamanlarda hiç bu kadar futbola benzeyen ve aslında futboldan başka herşeyin içinde olduğu bir oyun görmemişti.

Birbirlerine kenetlenmiş binlerce taraftarın Bağdat Caddesini bir insan seli halinde yürümeleri, Atatürk’ün huzuruna mahşeri bir kalabalıkla çıkmaları, her maçta Ali İsmail’lere Korkmaz diye haykırmaları, sarının yanındaki rengin lacivert veya kırmızı olmasına bakmadan başka takımın taraftarlarıyla da yıllar sonra dayanışma içinde olmaları, bugüne kadar görülmemiş bir kenetlenme oluşturdu.

Fenerbahçe, bir kez daha direnişin ve haksızlığa karşı başkaldırının sembolü oldu. Endüstriyel futbol dediğimiz, gerçek futbolun ruhunu öldürmekten başka bir işe yaramayan bu sistemin içerisinde özünü bulabilen az sayıda takımlardan biri olarak tarihteki yerini aldı.

Taraftar, gerçekte neden Fenerbahçe taraftarı olduğunu hatırladı. Maçların skorlarındansa, bu müthiş dayanışmanın verdiği hislerle hareket ettiler.

2013-2014 sezonu için önümüzdeki yıllarda sadece futbol istatistikleri konuşulmayacak. Bu sezonun şampiyonluğunun yanında, bundan çok daha değerli birşey, özünü tekrar hatırlayan Fenerbahçe’nin yeniden doğuşu anlatılacak.

Bir takımın hikayesini en baştan yazdığına tanık olan bizler, o hikayenin içerisindeki figüranlar olarak başımız dik bir biçimde gelecek nesilleri karşılayacağız.

Her anlattığımızda bir kez daha gurur duyacağız.