Annem hep çocukken yumurta yememi isterdi.
Daha o zamanlardan sevmezdim yumurta yemesini.
Ye ki akıllı ol, ye ki büyü, ye ki bilmemnne ol gibi gazlarla yedim o haşlanmış yumurtaları. Üzerine biraz da karabiber eklenince tadı biraz daha çekilir gibi olurdu. Herşeyin üzerine karabiber dökme alışkanlığım belki de o zamanlardan kalmadır.
Zaman geçti, doğal olarak büyüdüm, üniversiteye başladım. Yumurta bir kez daha karşıma çıktı, ama bu sefer zorunluluktan. Cepte para olmayınca yapılabilecek en iyi yemeğin omlet olduğu abilerim tarafından öğretildi.
Nesillerdir devam eden bir öğrenci geleneğini ben bozacak değildim ya... mecburen yedim.
Omletidir, sucuklusudur, haşlamasıdır, her türlüsünü yedim, ama hep zorunluluktan yedim.
Bu sebepten dolayı insanın yumurtayla en içli dışlı olduğu dönem üniversite dönemi olduğunu düşündüm hep. Annem zor yedirdiği yumurtayı öğrenci evinde karnım doyacak diye aramanın ironisine hala gülerim.
Bu kadar ucuz olup da bu kadar fonksiyonu olan ender cisimlerden biridir yumurta. En kötü şakalarda araç, en sinirli anlarda taş görevini görmesiyle ünlüdür. En güzel yanı, hem attığın yerde izi kalır, hem attığın kişiyi rahatsız eder ama en önemlisi de attığın kişiye zarar vermez.
Mermiyle bir değildir yani...
Türkiye’de bu farklılık daha da açıkca görülür.
Bizim ülkemizde silahı kullanan, mermiyi atan, belirli bir kesim tarafından ne kadar lanetlenirse lanetlensin, bir şekilde saygı göreceği kesindir.
Hapse girer ağa olur, dışarı çıkar baba olur, bazı yerlerde delikanlı olarak adlandırılır, mafya olur, Polat olur, Alemdar olur, her şey olur.
Yumurta ise sadece gaz yapar...
Yaptığı gazın da bugüne kadar kimseye yararı olduğu görülmemiştir. Yumurtayla en çok haşır neşir olanlar üniversite öğrencileri olduğu için, en çok da onlara dokunur bu gazın zararı. Gariplerim, yumurtayı yedikleriyle kalmaz, bir de üzerine bunu çekerler.
Ülkemiz de öğrencilerimize verdiğimiz değer kelimelerle anlatılamaz fakat, yumurtanın yanında daha iyi gitmesi için bir anne şefkatiyle biberin gazını onlara servis etmemiz bu sevgiye ufak bir örnek teşkil edebilir.
Biz, öğrencilerimizi çok severiz.
Ülkemizin ilerideki yöneticilerini şimdiden hayatın zorluklarına alıştırmak için elimizden gelen herşeyi yaparız. Dayağa şimdiden alıştırırız.
Biz, annelerimizi çok severiz.
Cennetin onların ayaklarının altında olduğunu biliriz. Bazen, bu mottoyu yanlış anlar, onları ayaklarımızın altına alırız.
Biz, çocukları çok severiz.
Onların bizim geleceğimiz olduğunu biliriz. Bu dünyanın onlara miras bırakacağımız bir emanet olduğuna inancımız tamdır. Bu mirası çok fazla kişinin bölüşmemesi adına, onların iyilikleri için, bazılarını daha anne karnındayken öldürürüz.
Biz, işimize gelen herşeyi, işimize geldiği zaman severiz.
Ama, artık ben yumurtayı sevmiyorum. Hele üzerine biber dökmeyi hiç istemiyorum.
Anne, gerçekten hala yumurta yememi istiyor musun?...
SK